O kadar çok duyuyorum ki boşanmış anne babaların terkettiği, babaanne/anneannenin baktığı çocukları. Babaanne/anneanne muayeneye geliyor. 'Torunuma bakıyorum, aman bana birşey olmasın. Yoksa çocuk ortada kalır.' diyor.
'Anası-babası nerde?' diyorum.
'Herbiri bir yerde...' diyor.
Hep aynı senaryo ve o kadar çok ki böyle terkedilmiş çocuklar.
Bu kadar kolay mı insanın kendi çocuğunu ortada bırakıp gitmesi?
11 Şubat 2011 Cuma
Büyüyünce...
Eşim bugün televizyonda bir sağlık programında konuşmacıydı. Canan da yarıyıl tatili nedeniyle evde olduğundan babasını tvde seyretti. Sonrasındaki telefon konuşmamız:
-Kızım babanı seyrettin mi?
-Seyrettim anne, çok güzeldi. Sen de çıkacaksın.
-Yok kızım, ben çıkmayacağım.
-Neden?
-Bilmem ki. Babanı çıkardılar işte.
-Seni de çıkaracaklar anne. Sen büyü, doktorlukla ilgili herşeyi öğren babam gibi. O zaman çıkaracaklar işte.
Benim de televizyona çıkacağıma yürekten inanıyor, hatta bu konuda kararlı. Neden, hiç anlamadım. Acaba anneannenin mi bir katkısı oldu bu fikre?
-Kızım babanı seyrettin mi?
-Seyrettim anne, çok güzeldi. Sen de çıkacaksın.
-Yok kızım, ben çıkmayacağım.
-Neden?
-Bilmem ki. Babanı çıkardılar işte.
-Seni de çıkaracaklar anne. Sen büyü, doktorlukla ilgili herşeyi öğren babam gibi. O zaman çıkaracaklar işte.
Benim de televizyona çıkacağıma yürekten inanıyor, hatta bu konuda kararlı. Neden, hiç anlamadım. Acaba anneannenin mi bir katkısı oldu bu fikre?
7 Şubat 2011 Pazartesi
Şubat tatili
Canan'ın yeni anaokuluna başladığından beri eski kreşine gitmek istiyor. Sonunda Şubat tatilinde gideceği konusunda anlaşmıştık. Nihayet tatil geldi. Haftasonunu nasıl heyecanla geçirdi, pazartesiyi nasıl iple çekti anlatamam. Sabah hemen hazırlandı, babasıyla gittiler. Kreşe koşarak girmiş. Babaanne ve Gül teyze karşılamış. Hemen onlara sarılmış. Tüm arkadaşlarına ve öğretmenlerine sarılmış, 'sizi çok özledim' demiş. Bu çocuğun kendini ifade yeteneği ve sıcaklığı beni hayrete düşürüyor.
Çocuklar
Çocuklarımız
Çocuklar, sizin çocuklarınız değil
Onlar kendi yolunu izleyen 'hayat'ın oğulları ve kızları
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil
Çünkü ruhlar yarındadır
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın
Çünkü hayat geriye dönmez
Dünle de bir alışverişi yoktur
Siz yaysınız,çocuklarınız ise
Sizden çok ilerilere atılmış oklar
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek
Okun uzaklara uçmasını sağlar
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
Halil Cibran
Mary Haskell'in Halil Cibran'a yazdığı bir aşk mektubundaki satırlar:
Ne olursan ol beni hayal kırıklığına uğratamazsın;senin kim olabileceğin veya nasıl davranabileceğine dair hiçbir ön yargım yok.Seni öngörmeyi istemiyorum,seni sadece keşfetmek istiyorum.Sen beni hayal kırıklığına uğratamazsın.
Çocuklarıma onlar için böyle hissettiğimi anlatmayı becerebiliyor muyum bilmiyorum. En azından yazıyla ifade edilmiş hallerini buraya koymak istedim.
Çocuklar, sizin çocuklarınız değil
Onlar kendi yolunu izleyen 'hayat'ın oğulları ve kızları
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil
Çünkü ruhlar yarındadır
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın
Çünkü hayat geriye dönmez
Dünle de bir alışverişi yoktur
Siz yaysınız,çocuklarınız ise
Sizden çok ilerilere atılmış oklar
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek
Okun uzaklara uçmasını sağlar
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
Halil Cibran
Mary Haskell'in Halil Cibran'a yazdığı bir aşk mektubundaki satırlar:
Ne olursan ol beni hayal kırıklığına uğratamazsın;senin kim olabileceğin veya nasıl davranabileceğine dair hiçbir ön yargım yok.Seni öngörmeyi istemiyorum,seni sadece keşfetmek istiyorum.Sen beni hayal kırıklığına uğratamazsın.
Çocuklarıma onlar için böyle hissettiğimi anlatmayı becerebiliyor muyum bilmiyorum. En azından yazıyla ifade edilmiş hallerini buraya koymak istedim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)