15 Mart 2010 Pazartesi

- Anne, Can ile beni kim yaptı?
- Biz yaptık kızım, babanla ben.
- Sizi kim yaptı?
- Anne, babalarımız.
- Yani tamirci mi?
- Tamirci kim kızım?
- Yani her şeyi yapan tamirci mi? (Allah mı demek istiyor acaba?)


- Bana bu ne binası?
- Parti binası kızım. (CHP merkez binası önünden geçerken)
- Orada insanlar parti mi veriyorlar?
- Hayır, oradan ülkeyi yönetiyorlar.
- Yönetmek ne demek?
- İdare ediyorlar, neyin nasıl yapılacağına karar veriyorlar.
- Tamirci mi yani?
- ?? Yok kızım, yöneticiler.
- Bizim evi de onlar mı idare ediyor?

Kreşteki öğretmeni sormuş:
- Canan, sen çirkin misin?
- Hayır! Ben çirkin değilim, çok güzelim. Can çirkin.

Akşam yatmaya hazırlanıyoruz:
- Hadi Canan, çiş-diş-göz-yatak zamanı
- Saat dokuz oldu mu? (Öğretmeni 21:00'da yatmaları gerektiğini söylemiş)
- Geçti bile.
- Tüh, bu akşam da yetişemedik (Gülerek söylüyor).
- Hadi kızım, çabuk gel. Önce çiş mi, diş mi?
- Diş.
- Hangi diş macunu? Mavi mi, pembe mi?
- Pembe.
- Hadi kızım, fırçala dişlerini, oynama.
- Kızım, lavobonun içine tükür, dışarıya tükürme.
- Canan! Lavoboya tükür dedim.
- Anne, niye kızdın ki?
- Kızım, yapma dedim ya, niye yapıyorsun?
- (Taburenin üzerinde bana sarılarak) Ama ben çok üzülüyorum.
- Yapma o zaman. Hadi ben fırçalayayım dişlerini. Kızım ağzını açar mısın? Tamam, öne eğil, ağzını çalkala.
- Şimdi sıra gözde. (Lidcare ile göz temizliği, arpacık tedavisi için)
- Hayııır, göz yapmayacağım işte.
- Kızım lütfen, bak gözün hasta olur yine. Hemen bitecek. Sen mi silersin, ben mi sileyim?
- Ben sileceğim.
- Canan'cığım, gözüne değdirmiyorsun ki, güzel sil
- Bıdı bıdı yapmayacağım işte, 5 kere sileceğim. (Silme işini efektif hale getirebilmek için 5 kez sildikten sonra biraz da bıdı bıdı diye siliyoruz.)
- Tamam, ver ben sileyim.
- Acıdııııı, yıka, çabuk yıkaaaa.
- Tamam, şimdi öbür göz.
- Hayııır, sevmiyorum, çok ıslatmışsıııın.
- Şimdi bitecek.
- Acıdıııııı.
- Tamam yıkıyorum hemen.
- Anne çiş yapmayacağım, iddiaya filan girmek yok tamam mı! (Çiş yapmasını sağlamak için iddiaya giriyorduk. Ben 'Çiş yok' diyordum, o mecburen var diyordu ve çişini yapıyordu.)
- Ama çişler göbüşte birikir, gece 'Biz dışarı çıkacağız, biz dışarı çıkacağız! Uyan Canan, uyan' derler, seni uyandırırlar.
- Çişim yok benim.
- Dur ben bir göbüşle konuşayım. Hımm, burada bir sürü çiş var dedi bana, hemen yapmazsan kendileri dışarı çıkacakmış, eyvah, çabuk, çabuk!
- Çok az varmış.
- Olsun, gece seni rahatsız ederdi. Hadi bakalım yatağa.
- Anne Ayşegül bisiklet kazasını okumaya ne dersin?
- Tamam. (1001'inci kez okuyorum.)
Hayat mücadele...

12 Mart 2010 Cuma

Canan'dan inciler

- Anne çok komik bir şey söyleyeceğim. Bulut lavobo yağdırıyor.
- Aaa, hiç olur mu?
- Bulut elbise yağdırıyor!
- Çabuk çıkıp toplayalım, giyelim.
- Yağmur bulut yağdırıyor!
Bulutun bir şeyler yağdırması çok hoşuna gitti. Her gün değişik versiyonlarını deniyor.

Annem az önce güllaç yaptığını söyledi, üstüne nar koymuş. Canan'a bilmece soruyor:
- Çarşıdan aldım 1 tane, eve geldim, açtım baktım, 1000 tane.
- Güllaç!

8 Mart 2010 Pazartesi

Can

Can bayağı hareketlendi artık. Kaptırdı mı geri geri çok hızlı gidebiliyor. İstediği yere ulaşmak için yuvarlannıyor daha çok. İki dakika yalnız bıraktık mı koltukların altına filan giriyor, sonra da bağırıyor, 'Gelin, beni buradan çıkarıııın.' der gibi.
Dün sabah kahvaltı sofrasını toplarken içerden Can'ın kahkahaları geliyordu. Kapıdan gizlice seyretmeye başladım. Canan yatak örtüsünü getirmiş, Can ile üzerlerine bir örtüyor, bir açıyor. Bir yandan da: 'Dur oğlum, burası bizim evimiz olsun, gel beraber saklanalım.' diye konuşup duruyor. Can da kahkahalar atıyor, örtünün altında kayboluyor, gülüyor, örtü açılıyor gülüyor. Ablasının ellerini, saçlarını tutmaya çalışıyor. Canan beni farkedene kadar hiç sesimi çıkarmadam seyrettim onları. Sonra Canan'ın çadır evini kurdular babası ile. Bu sefer evin içinde oynadılar, Can öyle eğlendi ki... Ablasının yanında olmaya bayılıyor. Biz ne kadar uğraşsak öyle güldüremiyoruz.

Canan

Canan erken konuşmaya başladı. 1 yaşında derdini bayağı anlatıyordu. Ama 2-2.5 yaşına kadar kendinden hep 3. şahıs olarak bahsetti. Tam detaylarını hatırlayamıyorum, bir gün dışarıda bir adam Canan'a hoşuna gitmeyecek bir şey söyledi, 'Şunu yapma' gibi galiba. Canan da hiç alışkın değil tabi böyle tepkilere. Heyecanla: 'Abi ne dedi Canan'ına?' diye sordu.
BabyTV'de aileleri anlatan bir Louie programı seyrediyoruz. Canan: 'AA bak, anne aslan, baba aslan, canan aslan.'
Ah, nasıl unutuyor insan herşeyi, ne kadar üzülüyorum bunları o zamanlar yazmadığıma...

4 Mart 2010 Perşembe

Ben de evleneceğim

Geçen gün tuvalette otururken yaptığımız konuşma:
- Anne, ben de evleneceğim değil mi?
- İstersen tabi.
- Ama çok büyümem gerek değil mi?
- Evet, çoook.
- Mesela 24 yaşına gelince evlenebilir miyim?
- Hayır, evlenmek için otuzunu geçmen lazım.

'Aşık oldum, düştüm peşine' ne demek?

Canan ile Candan Erçetin'in CD'sini dinliyoruz. Bir şarkıyı çok sevdiğinden, her gün onu dinlemek istediğinden bahsetmiştim. Şarkının sözlerini incelemeye başladı.
- Anne, aşık oldum, düştüm peşine ne demek?
- Hoşuna gitmiş demek.
- Neden peşine düşmüş?
- Çok sevdiği için.
- İğne ipliğe dönmek ne demek?
- Çok zayıflamak.
- Neden iğne ipliğe dönmüş?
- Çok üzülmüş.
- Neden üzülmüş?
- Aşık olduğu kişi üzmüş onu.
- Neden?
- ? Bilmiyorum, kızım, onu söylememiş.
- Kaynana ne demek?
- Eşinin annesi, yani senin babaannen benim kaynanam oluyor.
- Kaynananın dırdırı ne demek?
- Kaynanası çok konuşuyormuş.
- Neden?
- Bilmiyorum.
- Anne düğün, dernek ne demek?
- İnsanlar evlenince yapılır, çok büyük bir doğum günü partisi gibi, müzik çalınır, dans edilir.
Böyle uzayıp gidiyor. Şarkının her bir sözcüğünü inceliyoruz, her gün tekrar tekrar:))