26 Şubat 2010 Cuma

Uykudan önce

Canan'a uyuyana kadar kitap okuyor, şarkı söylüyoruz. Uyutma konusunda geçirdiğimiz evreler düşünülürse şu anki durum bir mucize. Bunu daha sonra anlatayım. Dün akşam yine yatmaya gittik. Yatak başına bir sürü çıkartma yapıştırmış. Bir tanesi karda duran, gözleri yarı kapalı, bezgin bir köpek.
- Anne bu köpek hasta mı olmuş?
- Evet, bir de uykusu gelmiş, bak göz kapakları nasıl düşmüş?
- Neden düşmüş göz kapakları?
- Uykusu gelince herkesin göz kapakları ağırlaşır.
- Bİr de hasta olmuş, değil mi?
- Evet, karda atkısını, beresini takmamış, hasta olmuş.
- Yazık ona, değil mi? O artık iyileşemez, değil mi? (Gözler dolu, dolu)
- !??? Neden iyileşemesin kızım?
- İnsanlar onu evlerine alırlar mı? (Gözler hala dolu)
- Tabi alırlar. Ona sıcak çorba verirler, ilaç verirler, hemen iyileşir.
- Bu adam çok sıkı giyinmiş değil mi? (Kayak kıyafeti olan bir adamın çıkartmasını işaret ediyor) O hiç hastalanmaz değil mi?
- Hastalanmaz kızım. Hadi biz kitabimizı okuyalım.
- Anne, anneannem okuyordu Ayşegül Bisiklet Kazası'nı, nerde kaldığını ona sorup geleceğim. (Her akşam tekrar tekrar okuyoruz bu kitabi 15 gündür)
Anneme sorup geldi.
- Tamam, buradan okumaya başlıyorum.
- Anne hayır, anneannem burayı okumuştu.
Sonraki paragrafı okuyorum. Yine:
- Anne, anneannem burayı okumuştu, dedim ya.
- Kızım, tüm kitabı 100 kere filan okuduk zaten, nerde kaldığınız ne farkeder? Tamam sonraki sayfaya geçtim işte.
Kitap bittikten sonra:
- Anne, şimdi şarkı söyle, ama hiç bir kere söylemediklerini, tamam mı?
- ? Tamam.
Şarkıyı beğenmez.
- Anne, bunu hiç bir kere söylememiş miydin?
- Söylememiştim.
- Çoook eskiden söylediklerini söyle.
- Tamam. Dandini dandini dastana...
- Anne 2 kere söylemeee, sonrakine geç.
- Hush little baby don't say a word...
Yarım saat de şarkı dinledikten sonra uyudu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder